Korkmayın! Yenilenmekten, bilmediğiniz yollara girmekten, doğadan, gün doğumundan, gün batımından… Korkmayın, akışın getirdiklerinden! Hep ziyaret ettiğiniz bir blog bir gün bir uyanıp bakmışsınız bambaşka olmuş! Kabuslar gerçek oldu=)
Son zamanlarda belki son bir senedir en çok aklımı kurcalayan soru!
Hepimizin yaptığı herşeyin amacı mükemmel olmak değil mi?
Düşünmek yetmiyor bazen, belki çoğu zaman!
Bak hava fısıldıyor ayrılık zamanını, Gökyüzünün yanaklarından süzülüyor damlalar, Geldi çattı o an işte, Ben gidiyorum çocuk…
Sen beni hatırlarsın, Hani bir yaz günü, Gün batımında bir deniz kenarında, Güneş usulca inerken, gün uğurlanırken, Hava mavi ve turuncunun tonlarından bir demet sunarken, Dalgalar dinmiş, deniz çarşaf gibi olmuşken, Hafifçe şımarık küçük dalgalar kıyıya vururken, Tatlı bir meltem…
Yaralı insan güçsüzdür ama baktığında en güçlü görünendir en yaralı olan. Bakmayın öyle güçlü durduklarına! Yaralı insanın zaafı çok sevebilme gücüne sahip olmasıdır.
Sen hiç tanımadığın birini özledin mi? Hiç bilmem sesini, Gülüşünü, Kokunu, Duymadım! Hiç bilmem tenini, Dudaklarını, Ellerini, Dokunmadım! Ama tanıyorum seni ben, Yanındakilerden daha fazla, O bilinçli her nefesini senin yanında alandan, Gözlerini açtığında ilk seni görenden, Her gece fütursuzca…
Yazmanın ve yazdıklarını paylaşmanın en güzel yanı da “yorumlar”… Malumunuz, uzun zamandır yazıyorum. Daha önceleri yazdıklarım bana kalırdı. Sonrasında bir blogla başladım yazmaya…
Özel fırsatlardan ve yeni içeriklerden ilk siz haberdar olun!
E-Posta adresiniz:
Adınız