ANA SAYFA2015Mart11ÇOK GERÇEK 3 ADAM! Düşünce Defteri ÇOK GERÇEK 3 ADAM! Hollywood bildiğimiz Hollywood, romantik komediler, romantik filmler hep bildiğimiz gibi, yakışıklılar, taş gibi hatunlar ve efsanevi aşk sahneleri… Peki, bu üç adamın farkı nerede? Çok farklı değiller, aslında bir James Dean, belki de bir Gregory Peck ya da bir Brad Pitt, George Clooney’de değiller. Bu adamların oynadığı karakterlerde başka bir şey var. Başlayalım mı? O zaman Mr.Big’den başlayalım. Takımımı Giyerim, Time Square’de 3-5 Tur Atarım! Güzel, alımlı ve zeki bir köşe yazarının peşine takılır, onu hayatının orta noktasına koyar ama öyleymiş gibi davranmaz. “Yani aslında öyle de davranıyor gibi ama ne bileyim… değişik” diyor da olabilirsiniz. Çünkü belli değil. Adam çokta renk vermiyor ne kadar düşkün olduğuyla ilgili. Ama bizi burada çeken detay, adamın gerçekten bilindik romantik komedilerden farklı olarak, zeki, özgür ve kendi ayakları üzerinde duran bir kadına aşık olmasıydı. Onu sahiplenmesi ama özgür bırakmasıydı. Onu hayatının merkezine alması ama cool tavrından da şaşmamasıydı. Ona ihtiyacı olduğunu hissettirip, düşkünlüğe vurmamasıydı kendini. Mr.Big bize dedi ki; cool olabiliriz, sert olabiliriz ama biz aslında deli gibi aşık oluruz. 3,2,1 Köpek Dişleri Dışarı! Sonra birden bambaşka bir dünyadan bir adam çıktı geldi. Vampirdi, vahşiydi, normal erkeklerden çok çok farklıydı. Aslında vampir olması bir ironiydi. Erkeklerin yabaniliğini, sevdiklerini kabullenemeyişlerini, ama sevdiklerinde ayrılamadıklarını bir dakika sevdiklerinin yanından ayrılamadıklarını, sevdiklerinde bencil olduklarını, sevdiklerinin başına bir şey gelmesine izin vermedikleri gibi, eğer beklenmeyen bir durum olursa vampir kesildiklerini anlatıyordu. Yani aslında erkeklerin en ilkel duygularını anlatıyordu. Ama aynı zamanda konuşamadıklarını, söyleyemediklerini ve aşklarının her halini anlatıyordu. Elli Tondan Ton Beğen! Ardından bir adam çıktı. O kendini “Gri’nin Elli Tonu” olarak anlattı. Ve biz devrime tanık olduk. O adam bize şunu gösterdi; bir kadın, güvendiği bir erkeğe kendini teslim eder, ne isterse yapardı. Bir adam güçlü durmalı dedi. Bir adam ne istediğini bildiği an yakalanırsın dedi. Dediki bir adam kim olursa olsun, aşık olur. Kendisi ne kadar yakışıklı olsa da bu görüntüden çok çekim işi dedi. Bir erkek görüntüye bakmadan da çekilir dedirtti. Dediki bir erkek kadınını kendinden utanırken görmek istemiyor. Bir erkek aslında vahşidir, içi şiddetlidir zarar verir ama pişman olur. Bir erkek en çok en sevdiğinin canını acıtırı gösterdi. Bu adamlar bize çok yanlış yaptı. Biz tam kabullenmişken erkekleri, tam büyüdük, bir önceki nesil onları sadece Hollywood filmlerinde nasıl olsa diye izlerken bunlar bize gerçek hayatlara yakın hikayeler sundu. Çünkü hepsi gerçek erkeklerdi. Nefretleri, vahşilikleri, utangaçlıkları, düşkünlükleri, korumacılıkları, aşka karşı savunmasızlıkları ile gerçek erkeklerdi. Onlar bizlerin, biz kadınların hayatlarında devrim oldular. Ama onlar bizim hayatlarımızda hep vardılar; hani hep kaçtığımız ama yinede kaderimiz olan adamlardı. Ne kadar iğrenirsek, ne kadar kızarsak, ne kadar kaçarsak kaçalım; onlar bizim hayatlarımızdaki, kaderimizdeki adamlardı! Haydi Hep Bir Ağızdan! Bu adamlar aslında bize dediler ki; bir erkek severse gider, gider gibi yapar ama hiç gidemez. Bir adam kaçar, bir adam kovalar ama bir adam soluğu senin yanında alır. Bu adamlar; aslında kızların gözündenmiş gibi anlatıp, erkeklerin en saf hallerini gösterdiler, çeşitli ironilerle. Bu adamlar kadınların gözünden hayali bir masal anlatmadılar bize! Aksine bu adamlar bize öyle kalbimizi acıtan hikayeler anlattılar ki, biz aslında yanımızdakileri oldukları gibi kabul etmemiz gerektiğini anladık. Birisi bir fanteziyle, birisi insan dışı bir varlık olarak, birisi de olgun bir abimiz olarak, bize erkeklerin en savunmasız anlarını anlattılar. Bu kitaplar ya da filmler ya da diziler için sanatsal değeri yok dendi, yavan dendi, bir edebi değeri yok dendi. Evet yok. Bunda ısrarı olan olduğunu da düşünmüyorum. Ama şunu da biliyorum bu adamlar bana tekrar tekrar düşündürdüler; aşkı, evliliği, birlikteliği, güveni, sahiplenmeyi ve daha bir çok şeyi… Yorumlarınızı beklerim guys=) Sevgiler, Mügz… @mugztheblogger 2007 senesinde Ayazağa Işık Lisesi ve ardından 2011 senesinde İstanbul Bilgi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümü mezunu olan Mugz yarışmaya, yazmayı çok sevme kontenjanından katılıyor. MugzTheBlogger; hayat, aşk, kariyer ve daha birçok konuda yazıları ile sizinle buluşuyor. Yazıyı Paylaş Önceki YazıSEN BENİ HATIRLARSIN... Sonraki YazıEN İYİ 22 PAULO COELHO SÖZÜ! 11 Mart 2015