ANA SAYFA2013Aralık14KÖTÜ ÇOCUK VE GUDUBET ABLA! Aşk-Evlilik KÖTÜ ÇOCUK VE GUDUBET ABLA! Ve bir gün anlarsınız, kendinize rağmen onunla neden olmadığını… Bir kötü çocuk vardı. Açıkça söylüyordu tüm hislerini. “Seviyorum” diyordu. Önceleri çok şaşırmıştım. Çünkü hiçbir zaman kendini beğenmeyen ben için oldukça hatta baya iyi görünüyordu. Dalga geçiyor sandım başta. Ama dalga geçmiyordu. Bir süre sonra sonunda artık emindim hislerinden, biliyorum seviyordu sevmesine ama olmazdık biz… Sorun ne tam bendeydi, ne de tam onda. Tamam sorun bendeydi=) Bir yanım kalkıp soluğu yanında almak istiyordu, içimdeki muzur yaramaz kız çocuğu eğer ele geçirebilseydi, bir dakika durmazdım. Ama engel olamadım ona. “Sus!” diyemedim içimdeki gudubet ablaya. Gidemedim… Biliyordum aslında; O, benim içimdeki yaramaz, muzur kız çocuğunu hayata geçirecek, içimdeki teyzeyi bir kaşık suda boğacak tek insandı! O, gençlikti, o çekicilikti, o belki de yanyana dursak, gerçekten “Bu ikisi nasıl çıkıyorlar ya?” sorusunu sordurtacak, tablodaki karizmatik, yakışıklı ve sempatik kötü çocuktu. O, hep çocuk kalacaktı. Yeni şeyler denemekten korkmayan, gözü kara, hayatın bir oyun olduğunu varsayıp ciddiye almayacak ve zamanın farkında olmayan kötü bir çocuk olacaktı. O, beni her zaman çok sevecek ve her zaman onu çok sevmemi, herşeye rağmen çok sevmemi isteyecekti. Çok üzerime düşecek, sevilmek istemediğim zamanda dahi sevecekti. En çirkin anımda bile sevecekti. O, aynı zamanda hep çok özgür olmak isteyecekti, sürekli hayatı deneyimleyecekti, her yanıyla, çünkü çocuktu sonuçta. Ama ben buna ne kadar dayanabilirdim? Gidemedim… Çünkü hayalimde muzur, yaramaz kız çocuğu olmak yoktu. Bu sadece bir hevesti belki de. Yapamadıklarım ve bende olmayanlar cazip geliyordu belki de… Gitseydim eğer, çok pişman olacaktım belki de… Bir süre sonra içimdeki gudubet abla hakimiyeti ele geçirip, aramıza girecek, bizi yıkacaktı. Hep bundan kaybetmez miyiz zaten? Olmak istediğimiz insanlar olamadığımız için, zamanla içimize kapanır, kalıplar arasında sıkışır, kim olduğumuzu bulamadığımızdan upuzun bir yolda kaybolur, aynı şeyleri yaşayan sıkıcı biri olmaz mıyız? Hep birbirini tekrarlayan günler yaşamaz mıyız? Tam da böyle olur. Değil mi? Çünkü idealize biri vardır hepimizin aklında, bir de kabuğunu kırmak isteyen bir benlik vardır, kalbimizden aklımıza sürekli dönüşebilmek için teklifi sunulan… İşte, aklını inkar edebilenler, kalbini hiçbir zaman kırmayı başaramayanlar değil midir zaten hep zafer kazanan? Her daim mutlu olan? “Müge gece gece ne güzel bir kötü çocuk dinliyorduk, masal gibi şimdi bu sorular nereden çıktı mutsuz musun, depresyonda mısın?” diye sorarsanız; hayır mutsuz filan değilim, halimden mutluyum ama zaman zaman çok sorgularım***; “Acaba öyle değil, böyle olsaydım, hayatımda ne değişirdi?” diye. Çünkü ben ne yapsam, hep aklım tercih etmediğim diğer seçenekte kalır. Hepsini olamayacağımı, hepsini elde edemeyeceğimi öğrenmem sadece biraz zaman aldı. Ama o sorundan bana sadece sorgulama hastalığı kaldı=) Evet kötü çocuk sonuç olarak, bende çok istemiştim ama sen de,ben de çok yıpranacaktık, birbirimize uymak için ama inan böylesi çok daha iyi oldu kötü çocuk. Başka bir hayatta, ben kalbimin hayal ettiği biri olmayı başarabildiğim bir zamanda görüşmek üzere… Şimdilik hoşçakal… P.S: “O kim acaba?” seslerini duyar gibiyim. Sorry guys, maalesef o hep bende kalacak, bana hatıra bıraktıklarıyla… Onun kim olduğunu kimse bilmeyecek. Neyse şimdi çoluğu çocuğu geçelim de, ben Mr.Big’imi arıyorum gençler=) *** Zaman zamanı olmadı değil mi? 🙂 @mugztheblogger 2007 senesinde Ayazağa Işık Lisesi ve ardından 2011 senesinde İstanbul Bilgi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümü mezunu olan Mugz yarışmaya, yazmayı çok sevme kontenjanından katılıyor. MugzTheBlogger; hayat, aşk, kariyer ve daha birçok konuda yazıları ile sizinle buluşuyor. Yazıyı Paylaş Önceki YazıBU YAZININ ALTINA İMZAMI ATARIM! Sonraki YazıHi Guys! Sorry Guys! 14 Aralık 2013