ANA SAYFA2013Kasım12ÇOCUKLUKTAN ERGENLİĞE MİLENYUM NOTALARI VE 2000! Düşünce Defteri ÇOCUKLUKTAN ERGENLİĞE MİLENYUM NOTALARI VE 2000! Sene 2000… Büyük bir heyecan, herşey değişecek, hatta dünyayı uzaylıların işgali bile konuşuluyor… Hayatımda bir sürü yenilik hakimken, bir sürü değişime karşı ayakata durmaya çalışırken uzaylılar tabii pek bi tarafımda değil. Kardeşim olacağını öğreniyorum, ilkokuldan ortaokula geçiyorum, ergenliğe girdim ve bunun gibi daha birçok değişiklikle birlikte o sene herşeyden daha çok beni hayata o milenyumun getirdiği modernleşsek ama b…’nu çıkarana kadar lüks, pahalı ne varsa kliplerimizde saça saça kullanalım klipleriyle eğlendim. O zamanlar R&B ritimleri hakimdi. Whitney’den, Jennifer’ına, Britney’sine herkes o ritimlerdeydi. Siyahi sanatçılar hiç olmadığı kadar ön plandaydı. Latin yıldızlar desen onlar da öyle. Tabii Türkiye’de radyo dersen Capital, Mydonose, Power ve Number 1 var. Televizyonda şanslı olanlardandım VH1’dan MTV’ye kadar uydu sayesinde, Digitürk sayesinde hepsini izlerdim gözümü kırpmadan, sabahlara kadar. Ama o zaman MTV, MTV’ydi. Müzikte müzikti. Tüm harçlığımı N1 ve türevi “Hits” temalı kasetlere yatırırdım. Bulursam tabii yabancı sanatçıların kasetleri de tercihimdi. Uzelli benim mekandı o zaman. En sevdiğim yerdi. Tam ilkokul beşinci sınıfı bitirdiğim seneydi. O dönemde, her zamankinden daha sıkı sarıldığım iki şeyden biriydi müzik. Hep bahsederim, içimdeki müzik aşkı bambaşkadır diye. Daha beşikte radyosuz uyumazmışım. Tüm fotoğraflarda meşhur bir kırmızı radyom var. Herşeyim değişti ama bir tek müziğe olan bağlılığım ve hislerim hiç değişmedi. Ama tabii konumuz bu değil=) Tabii şimdi okuyan benden yaşça küçük arkadaşlarım bilmezler, biz sizin kadar şanslı değildik. O zamanlar Shazam filan yok. Google, şimdiki Google hiç değil. Aramaya başladın mı kelime değil, bazen aradığın kelimeyi vermiyor. Bir şarkı duyardım, sözlerini kağıda yazar, sonra Google’a yazar, arar bulmaya çalışırdım. Define aramak gibi birşeydi aradığım şarkıyı bulmak bazen iki – üç günümü alırdı. Eğer müzik setinde dinliyorsam şanslıydım, bütün gün aynı kanalı dinler, şarkıyı yakalamaya çalışır, yakaladım mı da kasede kaydederdim, artık neresinden yakalarsam. Zaten o yüzden ortaokul hayatım boyunca Türkçe’m 45, İngilizcem hep 80 oldu. Evde yabancı uyruklu ergen muammelesi gördüm hep, teknolojinin geriliğinden… Yani ders çalışmayı sevdiğimden değil, o zamanlar ne bilelim teknoloji bu kadar ilerleyecek, sözleri o alete dinleteceksin bulacak deselerdi, kasar mıydım o İngilizce’ye o kadar? Tabii ki hayır! =) Neyse bugün yolda gelirken aklımdan bunlar geçti. Sizleri geçmişte küçük bir gezintiye çıkarmak istedim. Bir nebze tebessüm bıraktırmak istedim, o yılları anarken… Şimdi belki de benim gibi içinizden, “Ne yıllardı, be… Neden büyüdük?” diyorsunuz. Olsun, güzel, mutlu, her bir nesil gibi biz de diyebiliyoruz, “Yeni nesilden daha şanslıyız” diye. Çünkü biz, Kasedi kurşun kalemle sarmış, Serçe parmakla kale yapmış, Bozuk paraya top niyetine abanmış, Mimari 101’e Çadır’la girmiş, Her iki koltuk arasını kamp alanına çevirmiş, Stresimizi troll’lerle atmış, Barış Abi’mizle 7’den 70’e insan olmuş, Fiko’dan aile sevgisini öğrenmiş, Sandalyeye ip dolayıp, ip atlamış, Matematiği Ahmet Buhan’dan öğrenmiş, Sensei’den Uzakdoğu felsefesini öğrenmiş, Hugo ile sevdiğimizin peşinden ne olursa olsun gitmemiz gerektiğini öğrenmiş, Sega’yla ev eğlenceleri sektörüne iddialı giriş yapmış, Bireysel oyun aracı tetriste, o çubuklarla badireler atlatmış, She’ra ve He’man ile ellerimiz tek havada yumruk olmuş, Yastıkları Düldül yapmış çocuklardık… Kısacası kendi sorununa kendi çözüm üreten bir nesildik… Lafı çok uzattım yine=) Gelelim o senelerden en sevdiklerime… Kimler yoktu ki, Spanish Guitar’lı Toni, Shackles Shackles’lı Mary Mary, There You Go’lu Pink, Waiting For Tonight’lı Jennifer, Jumpin’ Jumpin’li Destiny’s Child, Bye Bye’lı NSYNC, It Feels So Good’lu Sonique… Ve daha fazlası… Buyrun o yıllarda bir gezintiye çıkın. Çok güzel bir playlist buldum Youtube’da… İnanın ben dinlerken çok keyif aldım, denemek isteyenler tık tık… @mugztheblogger 2007 senesinde Ayazağa Işık Lisesi ve ardından 2011 senesinde İstanbul Bilgi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümü mezunu olan Mugz yarışmaya, yazmayı çok sevme kontenjanından katılıyor. MugzTheBlogger; hayat, aşk, kariyer ve daha birçok konuda yazıları ile sizinle buluşuyor. Yazıyı Paylaş Önceki Yazıどうも有り難う御座います * Han Ho=) Sonraki YazıBU YAZININ ALTINA İMZAMI ATARIM! 12 Kasım 2013