ANA SAYFA2013Eylül21ÇOKTA TIN! Düşünce Defteri ÇOKTA TIN! Dikkat: Benden beklenmeyecek kadar iddialı ve atarlı bir yazı! Müge dendiğinde, halk arasında birçoğunun aklına sessiz, saf, bol kahkahalı, kimseye zararı olmayan, hanımhanımcık, aklı başında, tavrı net olmamakla birlikte genellikle sessizliğini koruyan bir tip geliyor olabilir ama bu Iceberg’in görünen yüzü! Bir de kimselere göstermediğim, sadece ailemin ve çok yakınlarımın tanıdığı, lanet bela bir tip var. Ben bile zaman zaman kendisini kabullenememe rağmen, bazı zamanlarda onun fırlaması iyi de oluyor. Şimdi bu yazı nereden çıktı? Lana’yı dinlerken uzun uzun, derin derin düşündüm. “Hayatın her alanında herkese neden iyiyim ben arkadaş?” sorusu takıldı aklıma. Asıl o değilde, soru şu; “Böyle davranmama rağmen, neden hep ben üzülüyorum?”, “Neden hep benim canım acıyor?” isyanlarındayken buldum kendimi. Nedeni belli, “aman kimse kötü demesin”, “aman kimsenin kalbi kırılmasın”,”aman kimse üzülmesin de bir tek ben üzüleyim …* ! *(Halk arasında dil alışkanlığı, 3 harfli kısaltma. Siz tamamlamışsınızdır zaten:) Yolda gelirken Lana dinlemeye devam ettim. Tabii düşünmeye de… Bu sefer çok ciddi bir karar verdim. O Müge yok arkadaşlar, bitti! Dün gece bitti, kalmadı, limited edition’dı tükendi. Şu kadarını söyleyeyim; ben bu hayatta bir kere gerçekten kimsenin, varsa düşmanımın bile yaşamasını istemeyeceğim şekilde üzüldüm. Bir yanım eksildi, gitti, yetmezmiş gibi bir o kadar da insanlar üzdü, o olaydan daha çok. Yaptıkları, kalbimin orta yerine oturdu, üzüntüden nefes alamadığım günler oldu. Ne ağlayabildim, ne konuşabildim. Öylece kaldığım, takılı kaldığım aylar, yıllar geçirdim. Söylenenler, yapılanlar hem de en değer verdiklerimden gördüklerim o acıyı solladı, yolu bitirdi. Ama tabii döndüm baktım lay-lay-lom galiba herkese göre hayat, nereden bakarsam bakayım tek üzülen ben oldum. Düşündüm, “neye?”, “ne kadar?”, “neden?”, “nasıl?” değdi… HİÇ! Müge; iyi, vicdanlı ve düşünceli oldu da ne oldu? Sadece zamanında en iyi olan, bir zaman sonra “Ya çok saf kızdı be…” oldu! “Niye üzüyorum kendimi ki ben bu kadar?”, “Ne gerek var?” diye sorguladım. Hiç gerek olmadığı sonucuna vardım. Zaten uzun süredir düşünüyordum, en son geçen gün kuzenimin sorusu ile kendime geldim. Soru şuydu; “Ya sen salak mısın? Bak bakalım etrafına, senin yaşadıkların kimi ilgilendiriyor? İnsanlar sana yaptıklarından ne kadar pişman? Herkes kendi hayatına devam ediyor, bir tek sen aynı yerdesin! “Neden ben?” ve “Ne düşünür acaba?”larla kendi ömrünü harcıyorsun!” Çok haklıydı. Sonra Esra’mdan da aynı şeyi duyunca… Bir uyanış mı dersiniz, ne dersiniz bilemem ama onu yaşadım. Ve gerçekten nefes almaya başladım. İsteyen, istediği derecede üzerine alınıp, tavır alıp, surat yapabilir. Çünkü arkdadaşım eğer üzerine alınıyorsan, vardır bir yaptığın. Sonuç, bundan sonra “bi tarafımdan aşağı” felsefesini benimsedim. Yani çokta “tın!” “İnsan bu hale nasıl geliyor?” diye sorarsan… Kolay gelmiyor, onu söyleyebilirim. Hatırladığım yaştan itibaren sayayım, minimum 15 sene de geliyorsun. Yoğuruyorlar, belli bir süre anlayamıyorsun ona mayalanma deniyor, Sonra işte doluyorsun, yani pişme süresi deniyor buna da, Ve ardından şimdi olduğun kişisin. Bu haldesin. Çok zor ve uzun değil yani. Bir de bu işlem bir kere olmuyor. Tam kendine verdiğin “üzülmeyeceğim” sözlerini unutuyorsun, yeni bir hamur daha yoğuruluyor… Bir döngü gibi! Bundan sonra eski Müge olarak yardımcı olamayacağım için üzgünüm. Aradığınız kişiye ulaşılamıyor, bundan sonra da ulaşılamayacak, ÜNLEM SONUÇ: Şimdiye kadar anladığım, iyi bir insan olunca, dilediğin herşeye sahip olmuyorsun, şükretmeyi ve elinde olanlarla, kendi kendine yeterek mutlu olmayı öğreniyorsun. Doğru anladıysam tabii.. @mugztheblogger 2007 senesinde Ayazağa Işık Lisesi ve ardından 2011 senesinde İstanbul Bilgi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümü mezunu olan Mugz yarışmaya, yazmayı çok sevme kontenjanından katılıyor. MugzTheBlogger; hayat, aşk, kariyer ve daha birçok konuda yazıları ile sizinle buluşuyor. Yazıyı Paylaş Önceki Yazı25 YAŞINDA BİR NO ONE! Sonraki YazıANNE BEN ŞEHİR EFSANESİ OLDUM! 21 Eylül 2013