ANA SAYFA2013Ocak16“Nasıl hissediyorsan öyle?” Düşünce Defteri “Nasıl hissediyorsan öyle?” Duyguların kuralı olur mu? Duygulara akıl müdahale edebilir mi? Bilmiyorum… Geçenlerde Esra ile bir konu hakkında konuşuyoruz, “Ne yapmalıyım sence?” dedim, “Nasıl hissediyorsan öyle tabii ki…” dedi. O gün, bugündür ben hala o çözümü düşünüyorum. Bu süreçte şunu farkettim; “Ben hiç nasıl hissediyorsam öyle davranmamışım ki…” Affalladım, “Nasıl yani?” dedim. Bünyeye ters ya düşünmeden, sadece hissederek hareket etmek. İnanmazsın, aklım vücuduma öyle bir korku salmış ki. Kalbim yerinden kımıldayacak olsa, tüm hücrelerim ispiyonluyorlar onu. “Nasıl hissediyorsan öyle” davranmakta neymiş? Sonra kendimi sorguladım, “Nasıl hiç öyle davranmamış olabilirim” diye. Aslında kendimi bilmeye başladığım yıllarda ben “Nasıl hissediyorsam öyle” davranmışım ama zamanla onu kaybetmişim. Aslında doğru olanda insanın nasıl hissediyorsa, içinden nasıl geliyorsa öyle davranması olsa gerek. Ama, Hissettiğin gibi davrandığında karşındaki, hislerin çıkar olarak kullanıldığı, kimsenin öyle davranmadığı bu zamanda bir ödül olarak mı, yoksa koz olarak mı görüyor? Açıkçası ben bu zamana kadar ödül olarak kullananını pek görmedim,neyse… Aslında ne kadar kolaydır değil mi hayat, nasıl hissediyorsan öyle davranınca! Aynı yukarıdaki fotoğraftaki kız gibi, börtü böcek düşünmeden çimenlerin üzerine o an sadece rahatlamak için uzanmak gibi birşey olmalı… Ben ne zaman “nasıl hissediyorsam öyle” davranmayı bıraktım bırakalı, en yakın dostlarımın kalem ve kağıt olduğunu farkettim. Çünkü hislerinle sana karşı kullanılan kozlardan sonra içimde, kimseye anlatamadığım, paylaşmaya utandığım ve beni günden güne ezen düşüncelerim var. Söyleyemiyorum hissettiklerimi koz olacaklar diye, anlatamıyorum biri gülecek diye… Daha çok içine kapanıp daha çok susuyorum, sonrasında bir pişmanlık yaşamaktansa sessiz kalmayı tercih ediyorum. Kendi düşüncelerim başkası kadar incitemez beni diyorum. Daha çok düşünüp, daha az konuşuyorum! Peki, böylesi daha mı iyi? HAYIR! Kimseyle birşey paylaşamıyor, konuşamıyorum. Aslında ne kadar rahat eder insan ne hissettiğini o an söylese değil mi? İçinde düşünce dolu bir yük yok, korku, endişe, stres yok… Hele ki, kalp kırıklığım filan olduğu zamanlarda, sorun ne olursa olsun. Kimseyi görmek istemiyorum. Ama hayat ya bu, illa birilerini görmek zorunda kalıyorsun ya. En zoru da o, her defasında “Hiçbirşey Olmadı Maske”sini takmak… Çok zor, çok yorucu! Sürekli kendime aynı soruyu soruyorum, “Ben niye böyleyim?”, “Neden hayatı kendime bu kadar zorlaştırıyorum?” Bir cevap alamayınca kendime sinirlenip, tüm öfkemi kendimden çıkarıp, aydınlanıyorum… Ama keşke yanıtını bulabilsem, keşke hayatımı kolaylaştırabilsem… Müge… @mugztheblogger 2007 senesinde Ayazağa Işık Lisesi ve ardından 2011 senesinde İstanbul Bilgi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümü mezunu olan Mugz yarışmaya, yazmayı çok sevme kontenjanından katılıyor. MugzTheBlogger; hayat, aşk, kariyer ve daha birçok konuda yazıları ile sizinle buluşuyor. Yazıyı Paylaş Önceki YazıHerşeyi zamana bırak! Sonraki YazıGelme Prens! Yokum evde... 16 Ocak 2013