ANA SAYFA2012Aralık22“Daha kötüsü ne olabilir ki?” demeyin! Aşk-Evlilik “Daha kötüsü ne olabilir ki?” demeyin! En kötüsü ne olabilir aşkta sordunuz mu hiç kendinize? Sormamış olabilirsiniz, ben de sormamıştım, ta ki bir hikaye dinleyene kadar… Şimdi düşünün; birini çok seviyorsunuz, belki elini tutacak kadar hislerinizi açtınız, belki o hiç bilmedi, belki de ikinizde bazı engellere takılıp, hayatın aldatmacasına kanıp, tek kelime edemediniz birbirinize. Orası önemli değil, önemli olan o adamdan ya da kadından başkasını düşünememiş olmanız. Zaman geçti, farklı hayatlara adım attınız, belki onun yerine başkalarını sevmeye çalıştınız, onun yerine başkalarını koymaya çalıştınız, belki başarılı oldunuz, belki başarılı olamadınız. Bu da sorun değil! Onlara takılmayın. Yıllar sonra bir gün onu karşınızda, sizin olmak istediğiniz yerde olan bir kadından yanında çocuğuyla gördünüz. Çok klişe belki, ama ben bugüne kadar olayı hiç böyle düşünmemiştim. Sadece çok sevmiş ve onun yerine bir başkasını koyma düşüncesini daha hazmedememiştim. O sahnede kendimi hayal ettim. Masada konu aldı başını gitti. Ama ben orada takılı kaldım. Sanki karşımda onu görmüş gibi çakılıp kaldım. Ben ne yapardım? Bir düşünün onca sene, onsuz bir hayat kurmaya çabalıyorsunuz, ama öyle ama böyle. Sonra bir gün her şey yerli yerine oturmuşken birden karşınızda beliriyor. Belki siz tüm tabuları yıkmaya, her şeyi yakıp yıkmaya, her şeyi onca sene emek verip kurduğunuz aileyi dağıtmaya bile razısınız? Ama o? Böyle bir durumda ne yapardım? Bilmiyorum! Sanırım kendime gelmem birkaç hafta alırdı, eve kapanırdım, kimseye belli etmemeye çalışırdım. Ama onun bilinçaltında onun yerine koymaya çalıştığım adama olan saygımdan, sadakate, ettiğim yemine olan saygımdan sesimi çıkarmazdım diye düşünüyorum. Sonra üzülürüm, yanımda o güne kadar yanımda olmuş, her şeyime katlanmış, beraber bir yuva kurduğumuz adama üzülürüm. Onca sene ona yapmış olduğum saygısızlığa üzülürüm… ”Kızarım kendime, bunları ona nasıl yapıyorum” diye. Resmen o hikaye anlatılırken, sahne gözümde canlandı. Ben elinde okula çocuğunu götüren kadın oldum, karşımda da seneler önce çok sevdiğim adam, elinde çocuğuyla birlikte… Ama bilmiyorum… Hani “Allah düşmanımın başına vermesin” denecek konulardan biri bana göre. O aşk zehri vücuda bir daha nüfuz ettiği an, o an sen, sen olmuyorsun. ”Şimdi ne kadar saçma! Aşk bu! Anlık heves!” diyor olabilirsiniz. Belki bunu evli bir insan nasıl düşünebilir diye beni yargılıyor da olabilirsiniz. O zaman aşk zehri size hiç işlememiş. Delip geçmemiş bağrınızı, paramparça etmemiş tüm beyin hücrelerinizi, kalbinize hiç nüfuz etmemiş demek. Her ne kadar saçma gelse de çok büyük konuşmayın derim ben. Öyle aşk deyip, geçilecek konu değil. Kimbilir böyle bir nasıl yaralar, nasıl acıtır insanın içini… Peki, siz ne yapardınız? @mugztheblogger 2007 senesinde Ayazağa Işık Lisesi ve ardından 2011 senesinde İstanbul Bilgi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümü mezunu olan Mugz yarışmaya, yazmayı çok sevme kontenjanından katılıyor. MugzTheBlogger; hayat, aşk, kariyer ve daha birçok konuda yazıları ile sizinle buluşuyor. Yazıyı Paylaş Önceki YazıKardeşim olmadan asla! Kardeşlik üzerine sıcacık bir hikaye... Sonraki YazıÖyle bir zamanda gel ki... 22 Aralık 2012