ANA SAYFA2012Aralık10Psikolojik roman severler için eşsiz bir öneri; “Portobello Sokağı” Kültür - Sanat Psikolojik roman severler için eşsiz bir öneri; “Portobello Sokağı” Ben psikolojik ve felsefi olmadığı sürece kitap okumayı sevmem. Çünkü okuduğum kitap beni üzerine düşündürmeli, kendimce tartışabilmemi sağlamalı. Siz de benim gibi psikolojik roman severlerden misiniz? O zaman bu kitap tam size göre… Psikolojik gerilim ve polisiye romanlarıyla tanınan ünlü İngiliz yazar Ruth Rendell’ın Doğan Kitap’tan çıkan yeni eseri Portobello Sokağı’nda’da bir mahallenin karanlık köşelerine bakarken aynı zamanda insanlığın da karanlık noktalarına ışık tutmaya çalışıyor. Roman temel olarak, Londra’nın batısındaki antika dükkanları, sahafları, bitpazarıyla ünlü semti Portobello’da yaşayan Eugene Wren adlı bir sanat galerisi sahibinin öyküsü etrafında şekilleniyor. Evinin yakınlarında, yolda bir miktar para bulan Eugene Wren, parayı polise teslim etmek yerine başka bir yönteme başvurunca Portobello’nun o kadar da renkli olmayan “karanlık” yüzüyle tanışıyor. Mahallenin o olumlu havası birdenbire silinip, yerini başka bir dünyaya bırakıyor. Ruth Rendell, çok iyi bildiği ve mükemmel tasvir ettiği bir atmosferde, karakterlerini her türlü sınıfsal ilişki ve çelişki içinde resmederken, okuru da çok hareketli ve eksantrik bir “çarşı”nın içine çekiyor. Portobello Sokağı, küçük bir sürprizin ve günlük yaşamdaki sıradışı bir davranışın nasıl gerilimli bir hal alabileceğini gösteren bir roman. Cinayet, kundaklama ve hırsızlık aksiyonlarını eksik etmemekle birlikte asıl olarak “bağımlılık” üzerine kaleme alınmış, birinci sınıf bir Ruth Rendell eseri. Sizlerle kitaptan bir bölüm paylaşıyorum; “Joel dış kapıyı kapadı. Dışarıdaki koridordan gelen ışık, lambrili duvarlarda hafifçe parlayan iki parça oluşturmuştu, yeşilimsi ve kırmızımsı kahverengi. Bundan gayrı, daire kapkaranlıktı. Ella, Joel’in yanındayken daha önce de birkaç kere hissettiği bir şey fark etti, bir korku ürpertisi. “Lütfen biraz ışık yakalım, Joel.” Yani demek istiyorum ki, kimse bana onun kafadan sakat olduğunu söylememişti. Yani ruhsal bozukluğu olduğunu, demek istedim. Ama öyle. Ve bu da insanı çok korkutuyor, doktor. Belki sizin için değil. Siz alışkınsınız. Ama benim gibiler için, sakatlara bakmak başka bir şeydir. Öyle sakatlarla beraber oldum ki, tekerlekli sandalyeyle dolaşmayı bırakın, yaşadıklarına bile inanmazsınız. Ama bu bambaşka. Korkutucu. Eğer yalnızca tuhaf şeyler söylese, aldırmazdım. Yani, duymazdan gelirdim. Ama konuştuğu biri var. Gerçek biri değil, hayalinde yarattığı ve konuştuğu biri, bazen de bağırıyor.“ Ruth Rendell’ı tanıyor musunuz? 1930 yılında Essex’de doğan Ruth Rendell, öğrenimini tamamlayıp 1948-1952 yılları arasında çeşitli yerel gazetelerde muhabir ve yardımcı editör olarak çalıştı. Yirmisine geldiğinde, aynı gazetede çalışan Don Rendell’la evlendi. Bir yıl sonra oğlu doğunca gazeteci olarak çalışmayı bıraktı. Evde roman yazmaya başladıysa da yayıncı bulamadı. Ancak altıncı kitabını tamamlayıp “Başmüfettiş Wexford” karakterini yarattığında romanları yayımlanmaya başladı. Kısa süre sonra polisiye edebiyatın etkili bir ismi haline gelen Ruth Rendell, “Barbara Vine” imzasıyla da psikolojik gerilim romanları yazdı. Eserleri 22 dile çevrilen yazar, ABD’de de büyük başarı sağladı. Rendell, Amerikan Polisiye Yazarları Birliği’nin verdiği “Edgar” ödülleriyle İngiliz Polisiye Yazarları Birliği’nin verdiği “Altın Hançer” ödüllerini değişik tarihlerde birden fazla kazanmıştır. Ruth Rendell, 1970 yılında ilk eşi Don Rendell’dan boşanıp yeniden evlendi. Rendell, şu anda Suffolk’ta, XVI. yüzyıldan kalma bir çiftlik evinde yaşıyor. “Timsahkuşu”, “13. Basamak”, “Su Çok Güzel”, “Çok Gözyaşı Döküldü”, “Kutudaki Canavar” adlı yapıtları Doğan Kitap tarafından yayımlandı. @mugztheblogger 2007 senesinde Ayazağa Işık Lisesi ve ardından 2011 senesinde İstanbul Bilgi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümü mezunu olan Mugz yarışmaya, yazmayı çok sevme kontenjanından katılıyor. MugzTheBlogger; hayat, aşk, kariyer ve daha birçok konuda yazıları ile sizinle buluşuyor. Yazıyı Paylaş Önceki YazıYeni nesil trendsetter: Olivia Palermo! Sonraki YazıPirelli, Pirelli olalı böyle takvim görmedi! 10 Aralık 2012