ANA SAYFA2011Aralık31Ölüm pişmalıkları… Düşünce Defteri Ölüm pişmalıkları… “Hayat bir seçim. Bu sizin hayatınız. Seçimlerinizi bilinçli, akıllıca ve dürüstçe yapın. Mutluluğu seçin.” Geçenlerde Paulo Coelho’nun blog’unda paylaştığı bir yazıydı. Yazının linkini Paulo’ya bir arkadaşı yollamış. Bunu yazan uzun seneler boyunca palyatif bakım uzmanı olarak çalışan Bonnie Ware tarafından yazılmış. Yazının önemini anlamak ve ders çıkarabilmek için Bonnie’nin kimlerle uğraştığını anlmamız gerekir. Palyatif bakım uzmanlarının görevleri Palyatif bakım uzmanları; Hastaları kesin tedavi ya da uzun süreli kontrolün imkansızlığını kabul edendir. Yaşamın süresinden çok niteliğiyle ilgilenirler. Amaçları mümkün olabildiğince hastanın rahatını sağlamak ve hoş olmayan semptomları önlemektir. Yani onun hastaları öleceklerini biliyorlar ve Bonnie son günlerinde onlara eşlik ediyor. Yazdığı şey çok enteresan hastalarının ölmeden önce yaşadıkları 5 ortak pişmanlık! Yeni bir yıla gireceğimiz bugün, hayatımızı neden gözden geçirmemiz, neden kendimizle daha barışık olmamız ve neden her şey çok geçmeden bazı şeyleri değiştirmemiz gerektiğini anlatan çok güzel ve anlamlı bir yazı… “Uzun yıllar boyunca palyatif bakım uzmanı olarak çalıştım. Hastalarım evlerine ölmek için gidiyorlardı. Bu zamanlarda çok özel anlar paylaştık. Onlarla son 3 ila 12 haftaları boyunca beraberdim. İnsanlar, ölümlü olduklarıyla yüzleşince daha çok olgunlaşıyorlar. İnsanların ne kadar olgunlaşabileceğini görmezden gelmemeyi öğrendim. Bazı değişimler adeta bir fenomen niteliğinde idi. Her biri, korku, sinir, pişmanlık, daha fazla inkar ve kabul etmek gibi farklı duygularla yüzleştiler. Her hasta göçmeden önce kendileriyle barıştılar. Kendileriyle ve hayatlarıyla yüzleştiklerinden tümünün 5 ortak noktası çıktı; 1) Keşke diğer insanların benden istediği ve beklediği insan yerine, kendi doğrularımla yaşayacak kadar cesaretim olsaydı. Hepsinde ortak pişmanlık buydu. İnsanlar hayatlarının tamamen bittiğini farkettiklerinde ve geriye dönüp baktıklarında, yerine getiremedikleri hayallerini daha net görüyorlar. Aralarından sadece birkaçı hayallerinin yarısını gerçekleştirebilmiş ve bunun kendilerinin (ya da değil) seçimi olduğunu biliyorlar. Hayallerinizin en azından bir kaç tanesini gerçekleştirebilmek çok önemli. Sağlığınızı kaybettiğinizi gördüğünüz andan itibaren, her şey için çok geç. Sağlığın özgürlük getirdiğini çok az kişi biliyor ve bunun farkına vardıklarında ise çok geç oluyor. 2 ) Keşke bu kadar çok çalışmasaydım! Bu genellikle erkek hastalarımdan gelen bir pişmanlık. Çocuklarının gençliğini ve arkadaşlığını kaçırıyorlar. Kadınlarda bu pişmanlıktan bahsediyorlar. Ama genellikle hastalarım eski nesillerden oldukları için, o zamanlarda kadınlar eve ekmek getirmediklerinden kadınlardan bu pişmanlığı çok duymuyorum. İlgilendiğim erkeklerin çoğu hayatlarının büyük bir bölümünü iş yaşamında harcadıklarından dolayı pişmanlar. Gelen faturalarınızdan çok hayatınızı basitleştirmek ve bilinçli seçimler yapmak daha mantıklı. Hayatınızda daha fazla alan açarak, daha mutlu olursunuz ve yeni olanaklara daha açık olursunuz. 3) Hislerimi açıklayacak kadar cesaretim olsaydı! İnsanların çoğu başkalarıyla ters düşmemek için hislerini hep bastırıyorlar. Sonuç olarak, sabit bir varlık olarak hayatlarına devam ediyorlar ve hiç bir zaman olabilecekleri insan olamıyorlar. Birçoğu ümitsizliğe ve kızgınlığa bağlı hastalığa yakalanıyor. Başkalarının tepkilerini kontrol edemeyiz. Ama siz onlara ne kadar dürüst konuşursanız, ilişkiniz bir o kadar sağlıklı ve yeni bir yola girer. Hem hayatınızda sağlıksız ilişkileriniz olmaz, hem de siz kazanmış olursunuz. 4) Keşke arkadaşlarımla iletişim içinde olsaydım! Ölmeden önceki bir kaç haftaya kadar gerçek dostlarının anlamını farketmiyorlar ve bunu onlardan beklemek imkansız. Herkes kendi hayatına o kadar çok kapılıyor ki, en güzel dostluklarını yılların silmesine izin veriyorlar. Hastalarımın dostluklarına zaman ayırmadıkları ve efor sarfetmedikleri için derin pişmanlıkları var. Yoğum tempolu hayatın arkadaşlıkları silmesi herkes için ortaktır. Fakat ölümle yüzleştiğiniz an, hayatın tüm fiziksel detayları yok olur. Onlar, tüm finansal kaynaklarını düzene sokmak isterler. Fakat bunun nedeni, paralarını korumak veya statülerini ayakta tutmak için değil. Sahip olduklarının, onlardan sonra sevdikleri tarafından daha karlı olması için yaparlar. Genelde çok hasta ve güçsüz olduklarından bu görevi yönetmeyi başaramazlar. Sonuçta olay sevgiye ve ilişkilere dayanır. Bu da genellikle son haftalarda ellerinde kalanlardır. 5) Keşke kendimi daha fazla mutlu edebilseydim! Süpriz bir şekilde hepsi için ortak olan bu. Sona kadar hiç biri mutluluğun bir seçim olduğunun farkına varamıyor. Eski düzende ve alışkanlıklarda takılı kalıyorlar. Aşinalığın sahte rahatlığı duygularından olduğu kadar fiziksel hayatlarındana da taşınıyor. Değişimden korkuyorlar çünkü böylelikle etrafındakileri ve hayatlarını koruyamayacaklarını düşünüyorlar. Derinlere indiğinizde aslında kahkahaya ve hayatlarında saçmalığa hasretler. Ölüm döşeğindeyken, başkalarının ne düşündüğü sizden çok uzak. Herşeyi bir kenara bırakıp, ölene kadar gülecek olmanızın ne kadar mükemmel olduğunu görüyorlar. Hayat bir seçim. Bu sizin hayatınız. Seçimlerinizi bilinçli, akıllıca ve dürüstçe yapın. Mutluluğu seçin.” diyor Bonnie… @mugztheblogger 2007 senesinde Ayazağa Işık Lisesi ve ardından 2011 senesinde İstanbul Bilgi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümü mezunu olan Mugz yarışmaya, yazmayı çok sevme kontenjanından katılıyor. MugzTheBlogger; hayat, aşk, kariyer ve daha birçok konuda yazıları ile sizinle buluşuyor. Yazıyı Paylaş Önceki YazıÖlüm bile ayıramaz bizi... Sonraki Yazı2011'i uğurlarken... 31 Aralık 2011