ANA SAYFA2011Aralık16Alışılmışın dışında bir ses kayıt cihazı hikayesi… Düşünce Defteri Alışılmışın dışında bir ses kayıt cihazı hikayesi… Panik halinde beni tanıyamazsınız. Aklımı kaybediyorum! Sonra da kendime kahkahalarla gülüyorum… Ev ahalisi için gecenin bir vakti yanlarına gidip saçma sapan şeylerle onları rahatsız etmem çok doğaldır. Veya arkadaşlarıma endişemi anlattıktan sonra milyonlarca kez sorduğum “Bir şey olmaz değil mi?” telefonlarım… Mesela; Buzsuz ve saatlerdir dışarıda duran rakıyı içtikten ve yarım saat kıvrandıktan sonra; – Anne sanırım ben kalp krizi geçiriyorum… Ya da, sabahın köründe daha karga bir şeyini yemeden, akşam gözüme yapışan lenslerin etkisiyle; -Anne, bir gözüm görümüyor… Belki de bir akşam yemeğinden sonra, yerde duran kırık iğnenin ayağımın altına batmasıyla; – Anne, ayağıma iğne battı, bacağımda uyuşmaya başladı acaba içimde mi yürüyor? Tabiki de ben annemi rahatsız edene kadar, çoktan ölmeye veya bir gözümün görmemesine razı oluyorum. Fakat tüm bunların hepsi sabah kahvaltı masasında kahkahalarla sonlanıyor. Ara ara kendimi dinlediğim anlarda yaşadığım komik anılarım bunlar benim. Sonunda hep yaptıklarıma kahkahalarla gülüyorum. Enteresan olan bunların hepsinin saçma olduğunu bile bile, bunlara çok içten inanmam. Yani bir insan yarım saat kalp krizi geçirmez ya da bulanık görmek körlük değildir veya ayağına iğne giren insan üstüne basamaz, en basitinden giren yer kanar. Biliyorum benim gibi insanların olduğunu. Forum sitelerini açıp, bedenlerinde hissettikleri en ufak bir değişiklikte, belirtilere göre hastalık bulan ya da soluğu doktorda alanlar olduğunu hissediyorum. Bu tam panik atakta değil aslında, bir nevi takıntı bence… Dün gece herhalde uzun zamandır heyecan yaşamadığımdan yine bir çılgınlık peşindeyken buldum kendimi. Ve olanlar oldu… Çok yoğun bir gün geçirmiştim. Bir röportaja gittik eve geldim ama yorgunluktan kolumu kıpırdatacak halim yok. Hemen yatmak için tüm işlerimi acil hallettim. Sonunda huzurlu bir şekilde kafamı yastığa koydum. Uyumam zaman alır diye hep erkenden girerim yatağa. Uyumamın zaman almasının nedeni ise, işletim sistemimin kapat komutunu algılaması ve programları kapatması biraz zaman aldığından. Bu öyle bir histir ki hani acil bir yere çıkmanız gerekir ama bilgisayarınızın kapat tuşuna bastıktan sonra kapağını kapatmak için inatla beklerken siz karşınızda “Windows güncellemeleri yüklüyor 1/10” yazar ya, işte aynen öyle rahatsız edici bir durumdur. Öyle kafasını yastığa koyduğu gibi uyuyanlardan olamadım hiçbir zaman… Maalesef aklıma hakim olmakta zorlanıyorum, dur dediğim yerde durmuyor. Kafamı yastığa koyarım önce günü gözden geçiririm, ne yaptım ne yapamadım. Eksik kalanlar aklımı kurcalar. Kendimi ertesi gün yapacaklarıma ikna etmekle uğraşırım. Ardından yeni sekmeler açarım, sonra bakarım diye. Şuna şöyle mi yapsak buna böyle mi yapsak diye tilkiler döner dolaşır, uyutmazlar. Dün gece yine aynen yastığa başımı koydum ve başladım düşünmeye. Güzel bir gün geçirmiş, güzel bir röportaj yapmıştık. Tek tek sahneleri düşünürken tam da uykum gelmişken, bir sahnede detaya takıldım. Ses kayıt cihazı! Gözlerim zombi gibi birden açıldı. Adeta dirildim. Cihazı en son bıraktığım yeri hatırlıyorum gerisi kayıp. Çok panik bir yapım olduğundan saniyeler içerisinde daha çantamı kontrol etmeden kendimi ses kayıt cihazını çekim yaptığımız yerde unuttuğuma inandırdım, çantama ulaşana kadar ertesi gün onu almak için ne kadar yol gideceğimi düşünüp karamsar tavrımı takındım. Bir yandan da çantamı delik deşik ettim. Bir kere panik sarmıştı. Elim ayağım titremeye başladı. “Ne yapacağım ben?” diye sorarken aynı zamanda aklımı en güzel şekilde aşağılamaya devam ediyordum “Müge sen tam bir gerizekalısın, bunu ancak sen yapabilirsin! Aklın nerede ki senin?”… Bunların hepsi inanın saniyeler içersinde oldu. Derken cihazı buldum. Fakat olayın heyecanından hızla atan kalbimin farkında değilmişim. Onu sakinleştirmekte uzun bir zaman aldı. Tekrar yatmak için kafamı yastığa koydum fakat düşünmeyi sonlandıramadım. Sürekli acaba daha fazla nasıl panik olabilirim diye bir hatamı bulmaya çalıştım. Ama artık hiç bir şey kalmamıştı. Sıfırı tüketmiştim. “Daha ne istiyorsun bu saatte, zaten eksik veya yanlış bir şey varsa da gecenin ikisinde nasıl düzeltebilirsin?” diye sakinleşmeye çalıştım. Sakinleştikten sonra da rutin haline gelen kendimi azarlama ve bir daha böyle yapmayacağıma söz verme aşaması bittikten sonra tekrar huzurlu bir uyku için yattım. ZzZzZzZz… Tabi sabah kalktığımda, akşam ki halime kahkahalarla güldüm=) Doktor ben neden böyleyim? Yok mu bir ilacı bunun? =) @mugztheblogger 2007 senesinde Ayazağa Işık Lisesi ve ardından 2011 senesinde İstanbul Bilgi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümü mezunu olan Mugz yarışmaya, yazmayı çok sevme kontenjanından katılıyor. MugzTheBlogger; hayat, aşk, kariyer ve daha birçok konuda yazıları ile sizinle buluşuyor. Yazıyı Paylaş Önceki YazıOKUL BİTTİ! İŞ HAZIR! EVLİLİK NE ZAMAN? Sonraki YazıGELME DEDİĞİME BAKMA, SANA GİT DİYEMEM! 16 Aralık 2011