ANA SAYFA2011Mart23BAŞAK BURCU KADINI OLMAK! Düşünce Defteri BAŞAK BURCU KADINI OLMAK! Bu burca mensup olmak o kadar zordur ki kelimeler yetmez anlatmaya. Efendim tarihsel açıdan baktığımız zaman olaya temsilimiz bekarettir nedeni ise Meryem Anaya dayanır. İngilizce Virgo olan burcun isim kökeni Virgin’dir. Bu sebepten arkadaşlarınızın “hadi yine iyisin evlenemesen bile çocuk sahibi olma şansın yüksek” espirileriyle barışık yaşayabilecek kadar sabırlı olmaktır. 22 senelik hayatımda akşamüstü uzanırken şunu farkettim “beynim ağrıyo yahu benim” dedim önce güldüm kendime sonra düşündüm. İnsan o kadar gezer tozar da bir tek beynimi ağrır?, ağrıyor gerçekten. Uyumak bile bir ritüel bizler için çünkü, uyumadan önce yaklaşık bir saat günün muhakemesi yapılır hayaller kurulur derken uykuya anca vakit gelir. Beyin yorgunluğundan müzdarip oluşumuzun nedeni Merkür tarafından yönetilmemiz olabilir fazlaca akıl kullanıyoruz duygudan öte. Az daha azim edersek sanki beyin gücüyle herşeyi hareket ettiricez. Efendim şimdi İkizler burcu diyebilir; “e bizde Merkür tarafından yönetiliyoruz”, doğrudur. Aradaki farkı şöyle açıklayabilirim; İkizler burcunun gözler fıldır fıldır döner kafalarında binlerce tilki dolaşır kuyrukları birbirine teğet geçmeyi hatta değmeği bırak rüzgarından etkilenmez. İkizler burcu bir yere kitlenip kalmaz, detaylara bizim kadar çok takılmaz ve bizden daha hızlı algılar. Bizde olay öyle değil biz birşeyi okumaya başlarız orada birşey dikkatimizi çeker, sonra onun hakkında birşeyler okumaya başlarız bir zaman sonra kendimizi kel alaka bir yerde buluruz. Nerede uzun uzun düşünen dalmış, kendini muhabbete odaklayamayan bir insan görürseniz %80 bu burca mensuptur. O diyaloglar arasında birşeye takılmıştır, tavan arasında bir deliğe çarpmıştır gözü ama orada kalmamıştır. Kendi kendine Sokratik yöntem uygulamakla meşguldür. Ayrıca sonsuz sorular sorma tekniğini maalesef sadece kendine uygulamaz etrafındakilerede cömertçe sunar. Buradan da anlaşılacağı gibi çok meraklıyızdır. Başımıza gelenlerin neredeyse çoğu meraktan gelir. Herşeyi öğrenmek isteriz. Zekayı ve aklı biraz fazla kullandığımızdan çabuk olgunlaşırız, ciddi bir surat ifadesine sahibizdir. Fakat ne kadar bilirsek bilelim ukalalığımız yoktur. Sanılanın aksine burcun insanlarının kimseye çektirdiği filan yoktur bizzat herşeyi kendileri yaşarlar içlerinde kimseye tek kelime etmeden. Hayatta ne yaparlarsa yapsınlar, o ne olursa olsun Black Swan’i izleyenler beni anlarlar, sonunda hep şunu söylerleriz kendimize durmadan; “I just want to be perfect”. Biz kendimize zoruzdur kimseye değil. Erdemli insan kriterlerine uyucaz diye tabii ki içimizi kemiririz doğrucu davutluk bizden sorulur. İyilik yapıcaz aman kimse üzülmesin diye bi tarafımızı yırtarız ama maalesef kimse anlamaz fakat saflık serde var ne kadar farkında olsakta vazgeçmeyiz bundan. Çok yaygın olarak bu burcun insanları hakkında bir de derler ki; başak burcu armudun sapı, üzümün çöpü derken, efendim, evde kalırmış… Palavra inanmayın onlara siz. Neden armudun sapı, üzümün çöpü diyormuş onu sorsanıza siz. Şimdi genelde birini severler ve o biri genelde o kadar zıt bir karakterdir ki anında aklı müdahil olur olaya eğer çok sevmediği biriyse aklı başlar karşısındakini tanımadan yargılamaya ve zaten tahmin ettiğiniz gibi soğuruz ondan. Eğer kalbi yanıp tutuşuyorsa karşısındaki için o zaman aklı ve kalbi otururlar masaya bir anlaşma yaparlar. Saf kalbini, aklı öyle bir teklifle kandırırki her seferinde; “gel sen onu yine düşün ama benim tasvir ettiğimi sev” kısacası şizoid ve genelde platonik yaşar aşkını bu burç. Hele ki yükseleni benim gibi yengeçse bildiğiniz bir romantik pepedir. Ama içinde içinde, sadece kendi kendinedir pepeliğim=) Çok sevgilisi olmaz, hatta hiç sevgilisi olmamış olanlar daha yüksek orana bile sahip olabilir. Ama biri olduğu andan itibaren onu hayatının eksenine yerleştirir, herşeyi o olur benliğini hiçe sayacak kadar. Ayrıca çokta sadıktır, gözü ekseninin dışında hiçbirşey görmez. Sevgili adaylarını -eğer varsa- kıvrandırmaz direk ve nettir, sürümcemede bırakmaz. Tanımadığı bir ortamda hoşlandığı biri olsun ağzını bıçak açmaz ki illa hoşlandığı biri olmasına da gerek yok direk tanımadığı bir ortama girince içine kapanır. Hoşlandığı insana “Naber?” diyebilmesi bile aylarını alabilir. Yani diyaloğa girene kadar zaten karşısındaki çoktan evlenmiş ve çocuk bekliyor olması muhtemeldir. Daha sonrasında yine kendini yer keşke öyle yapmasaydım da şöyle yapsaydım diye kemirir durur içini. Yani keşke’ler hayatında geniş yer kaplar. Gönül eğlendirmek değil saf ve bir ömür boyu birlikteliğe derinden inanırlar. Bir de bizim ayıp olucak, rezil olucaz, şimdi yeri değil gibi haminne vari kavramlarımız vardır. Gelenekler, adetler, ananeler vs. de olmazsa olmazlarımızdır illa yapılan herşey onlara uygun olmalıdır. Geçmişe sıkı sıkıya bağlıdır sık sık yaad eder o günleri, düşünür, güler, ağlar… Heralde yazıdan da anlaşılacağı gibi detayları hiç kaçırmadığını söylememe gerek yok. Derli toplu derler ya öyle de değiliz ama temizlik dedin mi akan sular durur. Beklemeyi, bekletilmeyi ve hatta bekletmeyi hiç sevmez dakiktir. Bizim için son dakika planları çok uygun değildir. Günler öncesinden yapılır plan herşey cuk oturmalıdır akla yatmalıdır kısacası herşey garanti altında olmalıdır ki içimiz rahat rahat çıkalım dışarı. Öyle olmasa bile ayak uydurulur tabi ama yine kendi kendimize söyleniriz “e şimdi nasıl olucak, nasıl gidicem” diye söylenir sanki daha yürümeyi öğrenmemiz gerekiyormuşçasına. Hadi kalk gidelim desen önce düşünmek için yarım saate ihtiyacım var kısacası. Öyle rengarenk bir hayata sahip değilizdir. Ama karakterimiz rengarentir. Çok konuşuruz hele bir de ortama ısındık mı çenemizi tutamayız. Ayrıca güleriz de güldürürüz de mizah yeteneğimiz de tatmin edicidir. Safızdır, kötü niyetlisini daha görmedim çok zorlasanda aldırış etmez ama hele ki bi damarımıza bas özellikle haksızlıkla ilgiliyse bu işte o zaman o içimizdeki melek ateş kırmızısı bi şeytana dönüşür. Sakın yaptığımız şeyleri yapmamışız gibi göstermeye çalışmayın. Bir de unutmayız yapılan hiçbirşeyi unutmayız en ufak ayrıntısına kadar kare kare hatırlarız hemde. Hmm az da alınganız ama dağ dağa küsmüş dağın haberi olmamış hesabı kendi kendimize barışırız sonra. Tabi ama karşıdaki insan anlamaz bizim küstüğümüzü filan. Küçük küslüklerde tabi, eğer canımız acıdıysa dönüşü yok, adını hatırlamayız her kim olursa olsun. İnadımız da var azıcık ucundan. Hee bak evcimenizdir de. Kendimden biliyorum 2 hafta evden çıkmasam kendimi oyalarım günlerin nasıl geçtiğini anlamam ama dönüp geriye baktığımda – eski defterleri deşme tutkumuzdan olacak ki- kendi kendimi yerim “deli misin niye evden hiç çıkmadın?” der kendime küserim. Sorumluluk dedin mi durucan orada eline verilen işi zamanında yetiştirir dakika geciktirmez ama en ufak bir şey bile olsa mükemmel mottosu burada da işliyor. Burca mensup kişilerin yarışı kimseyle değil kendisiyledir. Küçük hesaplar peşinde değilizdir. Hele cimri hiç değilizdir. Efendim sanatsal kabiliyetleri yüksektir. Yeteneksiz olanımız yoktur. Uzun lafın kısası zordur bu burçla baş etmek, çok yorar. Adeta parladığı ana kadar çok farkedilmezler, hayalet gibidiler. Ama burçlarıyla hep gururludurlar. @mugztheblogger 2007 senesinde Ayazağa Işık Lisesi ve ardından 2011 senesinde İstanbul Bilgi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümü mezunu olan Mugz yarışmaya, yazmayı çok sevme kontenjanından katılıyor. MugzTheBlogger; hayat, aşk, kariyer ve daha birçok konuda yazıları ile sizinle buluşuyor. Yazıyı Paylaş Önceki YazıBİZ SENİ ÇOK SEVMİŞTİK! Sonraki YazıMasdar City nereye düşer? 23 Mart 2011